Tebessüm (6)

Birinci bölümü okumadın mı? spoil yememek için tıklayın 1. bölüm 

Mert tebessüm edip el salladı kızın yanakları kızarmıştı, hemen arkasını dönüp adımlarını hızlandırdı.
- Ooo ayıcıııık?
-Ne ? Ne var ? Niye öyle bakıyorsun ?
- Gülümsemeler, el sallamalar ,kaçamak kaçak bakışmalar. Oğlum çok iyi lan aha ben bunu yaşamak için neler neler yapıyorum.
-Bilmem mi aşağı mah..( Tuğçe sözünü keserek)
- Sus seni daha beter yaparım; o ili değişti, sen ülkeyi değiştirmek zorunda kalırsın hem de kraliçeni almadan. Ha bir daha boyumla dalga geçerse onu yolarım haberin olsun.
- Tamam ablacık sakin ol .
- Neyse ne diyecektim? Heh kabuğunu kırıyorsun yakında olur bu iş.
- Senin iş gibi mi ?
- Derken ?
- Seninkine" bu kez oldu" dediğinin üstünden altı ay geçti.
- Kız iki gülümseyince sana bir öz güven, bir cesaret gelmiş. Alttan alttan bana laf vurmalar ?
- ( Mert biraz dalıp gülümseyerek kendine geldi) Gerçekten gülümsüyor muydu ?
- Oooohooo ben ne diyorum sen ne diyorsun neyse biletleri almıştın dimi ?
- Eveeet masamın üstünde
- O zmaaaan ( Mert'in omuzuna sert bir şekilde vurarak ) Ebesin .
Mert bir süre ağrıyan omuzunu tutup sonra tüm gücüyle eve koşan Tuğçeyi kovalamaya başladı.
         Nermin ile Nalan balkonda çay keyfi yapıyorlardı derken yoldan gelen gürültüye dikkat kesildiler bu ses; Tuğçe ve Mert'ten geliyordu.
- ( Nalan) Şunlara bak eşek kadar oldular hala birbirini kovalıyorlar, Mahallenin iki delisi hiç büyümeyecek bunlar.
- Bırak büyümesinler hayatlarını dolu dolu yaşasınlar,( gülerek)  Sabah oğlumu dışarı atmışsın?
- Bakıyorum da hemen evlatlık almışsın kafamı bozdu attım kapıya.
-  Kafanı mı bozdu? Çocuk doğruları söylemiş kapıya atılmış.
- Ben kızımla mutluyum oğlan senin olsun.
Kapı açıldı ve mert;
- Nalan teyzeee ben geldim ?
- Çok konuşma kızımı da al gel cici annen burada.
Mert'le Tuğçe balkona geldiklerinde ikisi de nefes nefeseydi gözleri gülüyordu ikisininde. Mert Nermin'e sıkıca sarılıp annesine nispet yaparak;
- Annelerin bir tanesi şuna bak ne kadar tatlı ( sonra annesine dönerek ) Nalan teyze sende sondan ikinci olabilirsin
Nermin bastı kahkahayı sonra Mert'e dönüp ;
- Oğluşuma börek yaptım ye annesinin bir tanesi
Tuğçe ve Nalan dona kalmış izliyorken Tuğçe Nalana sarılarak;
- Benimde Nalan annem var
Dedi fakat Nermin ve Mert'in umrunda bile değillerdi. Mert Tuğçe'ye dönüp;
- Hadi bir şeyler atıştırda konsere geçelim.
-Tamam.
Yemek yeyip konser alanına geçtiler....


...................................................................................................................................................................


Ayakları yere değmiyordu, Binbir güçlükle tırmandığı merdivenleri koşar adım çıkarak neşeli bir şekilde eve girdi. Koridorda karşılaştığı annesine sıkıca sarılıp öptü annesinin şaşkın bakışlarından sıyrılıp kendini odaya attı.
- Ooo küçük hanım sonunda evinize teşrif ettiniz...
- Ela git başımdan seninle uğraşamayacağım yorgunum.
- Yorgun musun ? Sabahtan beri ütü, bulaşık, temizlik annem hepsini bana yaptırdı sınıfta yatıp geldin bir de yorgunum mu diyorsun? Hem sende bir şey var?
- Kül kedisiyle prenses arasındaki farkta budur işte . Ne varmış?
- Dur bakim ! Sevinçlisin, benimle kavga etmedin, dört yıl aradan sonra bana ilk kez adımla hitap ettin.
- Abartma yorgunum o kadar.
- Yok yok kesin bir şey var. Tabi ya o çocukta geldi mi kursa ?
- ( Anlamıştı fakat kız kardeşine koz vermemek için uzatıyordu) Hangi çocuk ?
- Şu geçen bahçede konuştuğun beyaz atlı prensin.
- Acaba temizlik yaparken çamaşır suyu içmiş olabilir misin ?
- Ne alaka?
- Bu kafayı yalnızca o şekilde yaşarsın.
- Espiri miydi bu?
- Evlatlık demem boğarım seni.
- Aman ne yaparsan yap ama ona aşık olduğunu biliyorum.
- Elaaaaa ! Diye bağırırken içerden daha güçlü bir ses
- Kızlarrrrr! Diyerek annesi içeri girdi.
- Ne oluyor size bu kavgada nerden çıktı.
- Evlatlık haddini aştı haddini bildiriyordum.
- Anne ben bir şey yapmadım.
- Tamam duymak istemiyorum. Ela sen odana bugün çok çalıştın biraz dinlen, küçük hanım sizde akşam yemeği için mutfağa.
Ela'nın gözleri parlamış yüzünü sinsi bir gülümseme almıştı. Savaş kazanmış komutan edasıyla yavaş yavaş yürüyerek ablasının  yanına gelip koltuğa oturdu. Ablası kalkarken ablasına küçümser bir bakış atıp;
- Eah prensesmiş ! O annem gelene kadar canım. Şimdi söyle bakalım sebastian yemekte ne var ?
- ( Annesine bakıp ) Ana menüde zıkkımın peki tatlı olarak da dayak var, içecek ne alırsın ?
- Teşekkür ederim yemekten sonra bir Türk Kahvesi içeriz değil mi anne ablamın ellerinden ?
- Ela uğraşma ablanla yoksa kıyafetleri de sana katlatırım.
- Tamam ben susuyorum zaten dizim başladı .

        Odasına geçti kitapların altına sakladığı kutuyu çıkarıp yatağına oturdu, Boncuğu çantasından çıkartıp kutuya koydu. Tekrar kutuyu özenle eski yerine yerleştirip mutfağa geçti.

..................................................................................................................................................................


     Sokaktan bağırma ve gülüşme sesleri geliyordu. İki kişi sarılmış bir sağa bir sola sallanarak bağırıp gülüyorlardı.

- Seviyoruuuuuuuum ulan!
- En çok ben seviyoruuuuum!

    Mert Tuğçe'ye baktı sorgular bir ifadeyle;

- Ne bakıyorsun oğlum sen deyince öle bir ana bende demek istedim . Dedi.

    Mert gülüp;

- Uyaaaanııııııın aşığım ben aşıııığımm.

  Tuğçe gülerek Mert'in ağzını kapadı;

-Abartma polisi arayacaklar şimdi.
-Korkuyor musun?
-Evdekilere ne diyeceğiz annen seni parçalar demedi deme.
-Tamam tamam o zaman şarkı söyleyelim gir koluma.

 Bir sağ bir sol yaparak deli gibi şarkı söylemeye başladılar, çok geçmemişti ki arkalarında bir ses işittiler dönüp baktıklarında; bakkal metin bey elinde iki tane gazozla bunlara bakıyordu. Mert anlamıştı.

-Her zaman ki gibi konserden mi çocuklar.
-Evet metin amca.
-Baktım unuttunuz çağırayım dedim.
-Çok sağol metin amca.

Tam mert para verecekken metin bey parayı almayıp ''benden olsun'' dedi. Gazozları aldıktan sonar Mert'in gözü masadaki gazeteye takıldı.

-Metin amca bu gazete lazım mı?
-Yok okuyacaksan alabilirsin bugünün gazetesi.
   
Mert Tuğçe'nin elindeki gazozu çekip ald., Tuğçe'nin şaşkın bakışları arasında gazozları masaya koyup, gazeteden iki parça yırtıp gazozları sardı. Sonra gülerek Tuğçe'ye şişesini geri verdi.

-Böyle daha güzel ve gerçekçi oldu eve böyle gideceğiz.
- Ben böyle gidemem, annem beni öldürür.
- Nermin annem bir şey demez abartma melek gibi kadın, tartışma istemiyorum hadi gidelim.

Metin beyle vedalaşıp aynı şekil de eve yöneldiler. Nerminle Nalan hala balkonda oturuyorlardi sokağın başındaki gürültüye dikkat keşilmişlerdi ;

-Görüyosun değil mi Nalan? Gençlik nasıl terbiyesiz olmuş gece gece bağırıyorlar.
-Terbiye denen bir şey kalmadı, bunların ailesini merak ediyorum hiç mi bir şey öğretmiyorlar.
-Öyle deme kız yeni nesil söz dinlemiyor ki .
-Aynen öyle şeytan kulağına bizimkiler akıllı. Bunlar gibi terbiyesiz değil.

Eve yaklaşınca Mert birden hızlanıp apartman kapısına yumruk vurup zile basmaya başladı sonra hızını almayıp birkaç kez bağırdı. Tuğçe tam ''mert yapma'' diyecekken.
-Tuğçeeeeee!

Mert dona kalmıştı, Tuğçe yavaşça kafasını kaldırıp.

-Anneeee
-Derhal yukarı bunun hesabını vereceksiniz

Mertle Tuğçe göz göze geldiler.


....................................................................................................................................................

Yorumlar

  1. Çok güzel, devamı olur inşallah. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsallah gün vermeyeyim ama en kisa sürede tamamlayıp öyle yayına süreceğim :) yorumun için çok teşekkür ederim...

      Sil

Yorum Gönder