Birinci bölümü okumadın mı? spoil yememek için tıklayın 1. bölüm
Boncugu çantasına koyup Mert'in arkasından devam etti mert arkasından geldiğini görünce;
- Benim kursa mi kayıt yaptırdın ? Ben seni Tuğçe'nin kursun da biliyordum.
- Tuğçe'nin kursun da mı biliyordun ?
- Yani sabah senin kursa kayıt yaptırdığından bahsettide bende onun kursuna kayıt yaptırdın sandım.
- Hmm... O hangisin de ki ?
- Fotoğrafçılık.
- Yok ya bana göre değil Elif çok ısrar etti fotoğrafçılığa ama edebiyat bence daha iyi .
- Hmm Orhan veli diyosun .
-(tebessüm ederek) Cemal süreyya.
- Nazım hikmet ?
- Birkaç şiiri
- ( gülümseyerek) O zaman kursta okur musun bize ?
- Başka bir zamana söz versem darılmazsın demi ilk şiirim Necip fazıldan olacak.
Mert gülümseyerek " Necip fazıl da olur" dedikten sonra sınıfa girdiler.
Mert kendi kendine;
- Cemal Süreyya, Orhan Veli, Necip fazıl bu kız edebiyat hastası, edebiyattan giriş yaparım ordan yolumu bulur teklifi ederim oldu bu iş.
- Edebiyata gerek yok bu kız sana aşık görmüyor musun bakışlarını?
Mert'in gözleri büyüdü, korkuyla kafasını yanına çevirdi. Yanındaki Tuğçe'ydi bir an rahat bir nefes aldı. Sonra sorgular bir bakış att,ı Tuğçe de gülümseyerek ;
- olum sen uçmuşsun... Yanına geldiğimi fark etmedin bile, bide kendi kendine sesli konusmalar... Lan ben bu kafayı yaşamak için aşagı mahalledeki çocuğu zorla kendime aşık ettim.
İkiside gülüştüler. Mert kafasını kaldırdiğın da onunla göz göze geldiler. Kız hafif tebessüm ederek Tuğce'yle kendisine bakıyordu, Mette kıza bakarak ;
-Duymuşmudur.
Tuğçede göz ucuyla kıza bakarak;
- Yok be sesli dediysem de o kadar değil, ben bile zorla duydum ama dikkatli ol.
- Neden çok uzakta oturuyor, sesli de konuşmuyormuşum sıkıntı olmaz.
Tuğçe gülerek ayağa kaltı, tam kapıya yaklaşmıştı ki bir anda kıza dönüp ;
- Merhaba aynı sınıftayız, biliyorsun ikimizde elifin yakın kankasıyız senden birşey isteyebilirmiyim ?
-( şaşkın şaşkın bakarak) Tabi elimden ne gelirse.
- Sagol şey Mert benim kardesi, öz değil ama kardeşiz. Ben farklı kurstayım kardeşimi biliyorsun umursamaz biri kursta mertin yanına oturup ona yardımcı olurmusun.
- Şey oturayımda ben nasıl yardım edeceğim ki?
- Ya normalde çok sosyal ve neşeli biridir, bu aralar ot gibi. Birşey oldu hiçbir şeyi umursamaz oldu. Yanına otur sohbet et kurs hakkında soru filan sor yeterli.
-Tamam elimden geleni yaparım.
Tuğçe gülmemek için zor duruyordu, gülümseyip kapıya dogru yöneldi. Dışarı çıkarken Mert'e dönüp dil çıkarıp sınıftan cıktı, sonra kafasını sınıfa geri uzatıp kıza;
- Unutmadan mert şiir okuyamaz, o sadece dinler. Öğretmen zorla şiir okutursa en kısa şiiri okur. Yanına geçince tüm kısa şiirleri yok et, uzun şiir okumak zorunda kalsın.
-(gülerek ) Tamam tamam.
Mert bu olanlara acayip sinirlenmişti, kendi kendine ;
- Bu şimdi neden böyle birşey yaptı ki? oysa biliyor daha hazır olmadığımı.
Bunları düşünürken kız çoktan yanına gelip oturmuştu bile kafasını çevirip uzunca baktı.
- Neden bana öyle bakıyorsun ?
Mert herzaman olduğu gibi yine büyülenmişti içinden;
- Konuşabilseydim leyla kıskanırdı bu aşkı diye geçirdi. Sonra;
- Hiç Tuğçe yine yaptı yapacağını.
- Hep böyle neşeli midir?
- Neşeli? Biz kendi aramızda gıcık diyoruz. ( Gülüştüler)
-(gülerek) Düzeltiyorum hep böyle gıcık mıdır?
-Şimdi oldu, evet biraz samimi olsun hemen başlar gıcıklığa.
- Hadi ya yandım desene, bu aralar benimla baya ilgileniyor yeni avı benim heralde ?
-Galiba şimdiden geçmiş olsun.
Muhabbet böyle neşeli geçerken kurs bitmişti. Okul önünde Mert Tuğçe'nin gelmesini beklerken sohbete devam ediyorlardı. Tuğçe okuldan çıkınca ikiliye selam verip Mert'in koluna girip ;
- Ayıcık ben çok yoruldum eve kadar sırtında taşısana beni.
- emredersiniz hanımefendi başka bir arzunuz.
- yok ha bide hızlı gidelim, biraz dinlenmeye vaktim olsun akşam işimiz var biliyorsun.
Mert Tuğçeye sert bir bakış attı Tuğçe kıza dönerek ;
- Görüyorsun demi nasıl davranıyor bana ablasına !
-( gülümseyip) Mertte çok yoruldu ondan yoksa taşır seni küçücük kızsın.
Mert kahkahayı bastı çünkü; Tuğçe kısa boyu hakkında konuşulmasını sevmiyordu Mert Tuğçe'nin sinirlendiğini fark edip kolundan çekiştirerek ;
- Özür dilerim muhabbet güzel ama bizim şuan gitmemiz gerek hadi Tuğçe gidelim.
Vedalaşma bittikten sonra evine doğru giderken istemsizce arkasını döndü ve Mert'le göz göze geldi.
.....................
6. bölüm için tıklayın Geç yazdığım için özür dilerim .
Boncugu çantasına koyup Mert'in arkasından devam etti mert arkasından geldiğini görünce;
- Benim kursa mi kayıt yaptırdın ? Ben seni Tuğçe'nin kursun da biliyordum.
- Tuğçe'nin kursun da mı biliyordun ?
- Yani sabah senin kursa kayıt yaptırdığından bahsettide bende onun kursuna kayıt yaptırdın sandım.
- Hmm... O hangisin de ki ?
- Fotoğrafçılık.
- Yok ya bana göre değil Elif çok ısrar etti fotoğrafçılığa ama edebiyat bence daha iyi .
- Hmm Orhan veli diyosun .
-(tebessüm ederek) Cemal süreyya.
- Nazım hikmet ?
- Birkaç şiiri
- ( gülümseyerek) O zaman kursta okur musun bize ?
- Başka bir zamana söz versem darılmazsın demi ilk şiirim Necip fazıldan olacak.
Mert gülümseyerek " Necip fazıl da olur" dedikten sonra sınıfa girdiler.
Mert kendi kendine;
- Cemal Süreyya, Orhan Veli, Necip fazıl bu kız edebiyat hastası, edebiyattan giriş yaparım ordan yolumu bulur teklifi ederim oldu bu iş.
- Edebiyata gerek yok bu kız sana aşık görmüyor musun bakışlarını?
Mert'in gözleri büyüdü, korkuyla kafasını yanına çevirdi. Yanındaki Tuğçe'ydi bir an rahat bir nefes aldı. Sonra sorgular bir bakış att,ı Tuğçe de gülümseyerek ;
- olum sen uçmuşsun... Yanına geldiğimi fark etmedin bile, bide kendi kendine sesli konusmalar... Lan ben bu kafayı yaşamak için aşagı mahalledeki çocuğu zorla kendime aşık ettim.
İkiside gülüştüler. Mert kafasını kaldırdiğın da onunla göz göze geldiler. Kız hafif tebessüm ederek Tuğce'yle kendisine bakıyordu, Mette kıza bakarak ;
-Duymuşmudur.
Tuğçede göz ucuyla kıza bakarak;
- Yok be sesli dediysem de o kadar değil, ben bile zorla duydum ama dikkatli ol.
- Neden çok uzakta oturuyor, sesli de konuşmuyormuşum sıkıntı olmaz.
Tuğçe gülerek ayağa kaltı, tam kapıya yaklaşmıştı ki bir anda kıza dönüp ;
- Merhaba aynı sınıftayız, biliyorsun ikimizde elifin yakın kankasıyız senden birşey isteyebilirmiyim ?
-( şaşkın şaşkın bakarak) Tabi elimden ne gelirse.
- Sagol şey Mert benim kardesi, öz değil ama kardeşiz. Ben farklı kurstayım kardeşimi biliyorsun umursamaz biri kursta mertin yanına oturup ona yardımcı olurmusun.
- Şey oturayımda ben nasıl yardım edeceğim ki?
- Ya normalde çok sosyal ve neşeli biridir, bu aralar ot gibi. Birşey oldu hiçbir şeyi umursamaz oldu. Yanına otur sohbet et kurs hakkında soru filan sor yeterli.
-Tamam elimden geleni yaparım.
Tuğçe gülmemek için zor duruyordu, gülümseyip kapıya dogru yöneldi. Dışarı çıkarken Mert'e dönüp dil çıkarıp sınıftan cıktı, sonra kafasını sınıfa geri uzatıp kıza;
- Unutmadan mert şiir okuyamaz, o sadece dinler. Öğretmen zorla şiir okutursa en kısa şiiri okur. Yanına geçince tüm kısa şiirleri yok et, uzun şiir okumak zorunda kalsın.
-(gülerek ) Tamam tamam.
Mert bu olanlara acayip sinirlenmişti, kendi kendine ;
- Bu şimdi neden böyle birşey yaptı ki? oysa biliyor daha hazır olmadığımı.
Bunları düşünürken kız çoktan yanına gelip oturmuştu bile kafasını çevirip uzunca baktı.
- Neden bana öyle bakıyorsun ?
Mert herzaman olduğu gibi yine büyülenmişti içinden;
- Konuşabilseydim leyla kıskanırdı bu aşkı diye geçirdi. Sonra;
- Hiç Tuğçe yine yaptı yapacağını.
- Hep böyle neşeli midir?
- Neşeli? Biz kendi aramızda gıcık diyoruz. ( Gülüştüler)
-(gülerek) Düzeltiyorum hep böyle gıcık mıdır?
-Şimdi oldu, evet biraz samimi olsun hemen başlar gıcıklığa.
- Hadi ya yandım desene, bu aralar benimla baya ilgileniyor yeni avı benim heralde ?
-Galiba şimdiden geçmiş olsun.
Muhabbet böyle neşeli geçerken kurs bitmişti. Okul önünde Mert Tuğçe'nin gelmesini beklerken sohbete devam ediyorlardı. Tuğçe okuldan çıkınca ikiliye selam verip Mert'in koluna girip ;
- Ayıcık ben çok yoruldum eve kadar sırtında taşısana beni.
- emredersiniz hanımefendi başka bir arzunuz.
- yok ha bide hızlı gidelim, biraz dinlenmeye vaktim olsun akşam işimiz var biliyorsun.
Mert Tuğçeye sert bir bakış attı Tuğçe kıza dönerek ;
- Görüyorsun demi nasıl davranıyor bana ablasına !
-( gülümseyip) Mertte çok yoruldu ondan yoksa taşır seni küçücük kızsın.
Mert kahkahayı bastı çünkü; Tuğçe kısa boyu hakkında konuşulmasını sevmiyordu Mert Tuğçe'nin sinirlendiğini fark edip kolundan çekiştirerek ;
- Özür dilerim muhabbet güzel ama bizim şuan gitmemiz gerek hadi Tuğçe gidelim.
Vedalaşma bittikten sonra evine doğru giderken istemsizce arkasını döndü ve Mert'le göz göze geldi.
.....................
6. bölüm için tıklayın Geç yazdığım için özür dilerim .
Kalemine sağlık :)
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
SilTüm bölümleri tek seferde okudum. Kaleminize sağlık. Devamını merakla bekliyorum :)
SilYorumun için çok teşekkür ederim inşallah vizelerden sonra en hızlı şekilde yazacağım :)
Sil